Karanlık



 

Yazan - Celaleddin Cihat Ardıç

KARANLIK

‘Asla karanlığa düştüm diye üzülme önemli olan

O karanlıktan çıkartacak eli görüp ona sıkıca tutunmaktır’

 


 SAHNE I.

(Perde açıldığında Erkan sahnede tek başınadır)

Erkan: Tüm sorular beynimi yiyip bitiriyor. Ben ne zaman huzura kavuşacağım? Artık yeter bir şeyler olmalı aradığımı bulmalıyım. Ama bir söz var aramakla bulunmaz ama bulanlar arayanlardır. Ne saçma ne budalaca dört incilden yuhannayı seçişim niye? Hayat yolunda başıma gelenler beni ben yaptı biliyorum da yetmedi mi artık başıma gelen bunca şey neden mutlu olamıyorum ben. En güzel anımda bile birden sorgulamalar başlıyor. Her şeyi hayatı, ölümü ve ölümsüzlüğü.
Sahi bu hayat yolumda neler geldi neler geçti işte şu an buradayım karşınızda ve artık aramaktan sıkıldım ve bulmak istiyorum.

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında Erkan ve arkadaşı Kazım bir kafede oturuyorlardır.)

SAHNE II.

Kazım: Eeeee anlat bakalım Erkan efendi nasılsın?
Erkan: İyiyim ne olsun aynı şeyler
Kazım: Geçenlerde devreler yanmış yine
Erkan: Nasıl
Kazım: Bizimkiler dedi senin sesin bizim eve gelmiş yok yuhanna İncil aramak bulmak
Erkan: Yok be şiir okuyordum İsmet Özel'den
Kazım: Bak İsmet Özel deme bana hayranım o adama
Erkan: Bak Yılmaz Erdoğan’ın şiirleri de çok iyidir.
Kazım: İyidir valla okurum hepsini de sana ne diyeceğim
Erkan: Aynı konuysa hiç zorlama
Kazım: Abi bir dur hemen celallenme
Erkan: Bana göre değil o yerler ben öyle yerlere uyum sağlayamam
Kazım: Sadece bir kere gel ortama bak
Erkan: Kazım bu olayda canımı sıkıyorsun istemiyorum
Kazım: Sürekli bir sorgulama peşindesin gel bir kere bak ortama aradığın belki ordadır
Erkan: Aramakla bulunmaz diyorlar
Kazım: Sen bir dene belki bulursun
Erkan: Uzatmayalım
Kazım: Tamam o zaman Kevser meselesi noldu ondan bahset
Erkan: O konu biraz karışık
Kazım: Ne gibi?
Erkan: Tam evlilik düşünüyorduk bir sürü sıkıntı çıktı
Kazım: Yine noldu Allah aşkına?
Erkan: Aynı meseleler
Kazım: Çok fazla değer verirsen böyle yıpranırsın
Erkan: Kafam çok karışık
Kazım: Biliyorum
Erkan: Napacaz?
Kazım: Bilmiyorum
Erkan: Yoluna girecek her şey inanıyorum
Kazım: İnanmasak dayanamayız zaten
Erkan: İnanç insanı ayakta tutuyor
Kazım: Allah sabredenlerle beraberdir

SAHNE III.

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında Erkan birinden kaçıyordur. Sahnede tekrar kovalama olur. Birden bir adam ortaya çıkar ve Erkan’ı kovalayan adamın üstüne yürür Hüseyin Akif babaya silah çeker Akif baba silaha yaklaşır silahı alnın çatına dayar adam koşarak uzaklaşır.)

Erkan: Sen kimsin?
Meydancı baba: Beni kim olarak görmek isterdin?
Erkan: Bak abi ben böyle laflardan anlamam kimsin sen?
Meydancı Baba: Ben Kazım'ın bir tanıdığıyım zorda olduğunu gördüm yanına geldim
Erkan: Hüseyin neden senden kaçtı tutsa parçalayacaktı beni
Meydancı Baba: Bilmem
Erkan: Abi bana böyle gizemli oyunlar oynamayın Kazım nerde?
Meydancı Baba: Kazım şu an perşembeleri olduğu yerde
Kazım: Sen niye buradasın?
Meydancı Baba: Çünkü sen zordasın
Erkan: Zorda okuduğumu nerden anladın
Meydancı Baba: Ben anlamadım yoldan geçiyordum gördüm.
Erkan: Beni nerden tanıyorsun
Meydancı Baba: Kazım fotoğraflarını gösterdi
Erkan: Beni Kazım'a götür
Meydancı Baba: Hay hay buyur

(Işıklar kapanır)

SAHNE IV.

(Işıklar açıldığında zikir çeken dervişler toplanmıştır. Zikir başlarken meydancı Baba ve Erkan'da farklı ışık zikir çeken dervişler farklı ışık vardır.)

Şeyh Efendi: Buyrun bakalım hangi dert sizi buraya attı

Meydancı Baba: Derdi olmayan burada yoktur.

Şeyh Efendi: Allah Eyvallah

SAHNE V.

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında Kevser ve Erkan evde oturuyorlardır .)

Erkan: Biliyorum gideceksin

Kevser: Beni buna zorluyorsun

Erkan: Kevser ben ne yaptığımı bilmiyorum abin olacak o Hüseyin bana saldırdı geçen

Kevser: Adamı arayıp seversen olacağı bu sen niye hep başkasında suç arıyorsun

Erkan: Bir an bağırdı çağırdı

Kevser: Erkan farkında mısın bilmiyorum ama abim benim üzüldüğümü görüyor sürekli beni kıskanıyorsun ya Tahir benim arkadaşım oğlanın burnunu kırdın

Erkan: O da sürekli peşinde lan sürekli peşinde

Kevser: Bağırma bana kelimelerine dikkat et Erkan

Erkan: Bağırmıyorum sana

Kevser: Yeter artık ya sana dayanamıyorum aileler tanıştı iş ciddiye binecek saçma sapan gidişlerin tekrar gelişlerin napıyorsun sen?

Erkan: Bilmiyorum

Kevser: Neyi biliyorsun sen Allah aşkına neyi biliyorsun

Erkan: Kevser Ben iyi değilim

Kevser: Kaçmanın yolunu da bulmuşsun Ben iyi değilim diyorsun hemen

Erkan: Gerçekten değilim

Kevser: iyi ol o zaman hiç iyi olmaya çalışıyor musun? Git bir doktora kullan ilaçlarını

Erkan: Kullanmakla olmuyor.

Kevser: Neyle oluyor Erkan neyle oluyor

(O arada şiir okur Erkan )

Erkan: Eve dönmek kendine sarkıntılık etmekten başka nedir?

Orada, arada bir beni yoklar intihara ayırdığım zamanlar!"

Eve dön kalbine dön şarkıya dön

Kevser: Noluyor gerçekten eve dönsen kendine iyilik yapacaksın

Erkan: İnşallah

SAHNE VI.

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında şeyh efendinin yanında dervişler vardır. Şeyh Efendi ve meydancı baba yan yanadır)

Şeyh Efendi: Geçen ki gelen neden bir daha gelmedi Akif?

Meydancı Baba: Derdi daha çoğalmamıştır

Şeyh Efendi: Ya da vakti dolmamıştır değil mi?

Meydancı Baba: Öyledir Şeyhim

Şeyh Efendi: Kazım senin arkadaşındı değil mi?

Kazım: Öyledir efendim

Şeyh efendi: Gelmesini isterdim iyi bir insana benziyor kalpler yalan söylemez bir derdi var ve o dert onu mahvediyor durdurulması lazım

Kazım: Bu aralar biraz sıkıntıda

Şeyh Efendi: O her halinden belli oluyor özellikle gözünden

Kazım: Eyvallah efendim

(Müzik girer ve o arada dervişler ve Şeyh Efendi sahneden çıkar dekor kaldırılır. Erkan sahneye girer telaşlı şekilde yürür. En sonunda dizinin üstüne çöker ağlar ve şiiri okumaya başlar.)

Şiir: Tarık Tufan - Anna

SAHNE VII.

(Işıklar kapanır. Işıklar açıldığında Kevser ve Serap evde oturuyorlardır.)

Kevser: Olmaz değil mi?

Serap: Olmaz Kevser ne buluyorsun böyle bir insanda hiçbir şekilde uyumuyorsun sorunlu manyağın teki o manyak o mahvetti seni.

Kevser: Biliyorum bunların hepsini biliyorum.

Serap: İşte bunların hepsini bilsen de uygulamıyorsun bunun farkında değilsin.

Kevser: Serap üstüme gelme

Serap: Üstüne gelme değil gerçekten ben bile bıktım artık

Kevser: Bıktıysan bir daha anlatmam

Serap: Kevser yapma böyle olayları farklı yerlere çekme

Kevser: Senin dediğinden bu anlam çıkıyor

(O arada sahneye Erkan girer)

Erkan: Napıyorsunuz siz burda?

Kevser: Erkan ne işin var burda?

Erkan: Benim arkamdan mı konuşuyorsunuz lan

Kevser: Erkan saçmalıyorsun hareketlerine dikkat et

Erkan: Benden bu kadar nefret ediyorsun demek he nefret mi ediyorsun benden

Kevser: Yeter be yeter defol git artık yeter

Erkan: Gitmiyorum, gitmiyorum hadi zorla mı?

(O sırada sahneye meydancı Akif baba girer)

Meydancı Baba: Merhaba gençler nasılsınız?

Erkan: Akif abi

Meydancı Baba: Nasılsın Erkan

Erkan: İyi abi de sen napıyorsun burada?

Meydancı Baba: Geçiyordum seni gördüm. Kevser kızım sen nasılsın?

Erkan: Akif abi Kevser’le tanışıyor musunuz?

Meydancı Baba: Sesiniz O kadar yüksekti ki ismini öğrenmiş oldum.

Erkan: Hadi ya o kadar yüksek miydi?

Meydancı Baba: Sıkıntı yok olur öyle şeyler ben şimdi bir yere gideceğim istersen sen de gel Erkan hanımlar oturup kahvelerin içsinler rahat rahat

Erkan: Olur abi geleyim

SAHNE VIII.

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında dergah dekoru vardır.)

Meydancı Baba: Tekrar hoş geldin dergahımıza

Erkan: Abi hoş buldum ama tuhaf şeyler var

Meydancı baba: Nedir

Erkan: Sen neden hep karşıma çıkıyorsun abi birde hep en zor zamanlarımda

Meydancı Baba: Sen boş ver bunları şimdi yavaş yavaş dervişler ve Şeyh Efendi gelir

Erkan: Tamamdır abi

(Müzik girer o esnada Erkan huzursuz hareketleri olur ışık sadece Erkan’dadır. Müzik bittiğinde dervişler gelir yerlerine geçerler meydancı Baba hepsine hoş geldiniz der.)

Kazım: Hayrola Erkan hoş geldin

Erkan: Hoş buldum

Kazım: Akif baba mı getirdi

Erkan: Evet

Kazım: İyi iyi

Meydancı Baba: Evet arkadaşlar toparlanın efendi gelecek

(Herkes yerinde toparlanır duruş pozisyonuna geçerler.)

Meydancı Baba: Destur ya huzur

Şeyh Efendi: Esselamun aleyküm

Meydancı baba: ve aleyküm selam ve beraketu huuuu

Şeyh efendi: Evet dostlar hepiniz hoş geldiniz Erkan kardeşim sen de hoş geldin

Erkan: Hoş buldum

Şeyh Efendi: Zikirden sonra seninle bir özel konuşmak isterim sen de istersen eğer

Erkan: Tabi hocam olur

Şeyh Efendi: Evet dostlar haydi çok gecikmeden zikre geçelim.

SAHNE IX.

(Işıklar açıldığında sadece Şeyh Efendi ve Erkan vardır.)

Şeyh efendi: Evlatçığım nedir seni bu derece bunaltan göğsünü daraltan? Gözünün feri sönmüş derdini söyle derman bulalım

Erkan: Bunları nasıl anlatacağımı bilmiyorum

Şeyh Efendi: Sen bir başlat anlatmaya devamı gelir

Erkan: Dilim tutuluyor bu konularda

ŞEYH efendi: Anlat evlatçığım

Erkan: Çok sorun çıkartan birisi haline dönüştüm son zamanlarda

Şeyh Efendi: Biliyorum

Erkan: Nereden biliyorsunuz

Şeyh Efendi: Gözler yalan söylemez evladım

Erkan: O kadar belli mi?

Şeyh Efendi: Bakmak isteyen gözlerdeki kederi anlar görmek isteyen gözlerdeki kederi çözmek ister evlatçığım

Erkan: Ben anlamıyorum buraya gelmemek için bu kadar direndim. Dağa sonra Akif abi her zor zamanımda ortaya çıktı. Yetmedi şimdi de sizin sohbetiniz huzur veriyor. Aynı zamanda yaptığım yanlışlar yüzüme tokat gibi çarpıyor

Şeyh Efendi: Bak evlatçığım hayat denen bu zorlu yolda insanlar bazen düşer bazen kalkar senin elinden tutmak isterim seni kaldırmak isterim bunu bil

Erkan: Ben hangi çukurdayım onu bile bilmiyorum ki

Şeyh Efendi: Bak evlatçığım önemli hangi çukurda olduğun değil o çukurdan çıkman için uzatılan eli tutmaktır.

Erkan: Peki ben ne yapacağım

Şeyh Efendi: Söz dinleyeceksin

Erkan: Dinleyemiyorum

Şeyh Efendi: Dinleyeceksin (celalli bir şekilde)

Erkan: (Ağlamaklı bir şekilde) Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde

Şeyh Efendi: evlatçığım üzme kendini bu kadar ne dem baki ne gam baki

Erkan: Dayanamıyorum

Şeyh Efendi: Dayanmak eldedir hem de e tutacağın eldedir.

Erkan: Tutacak bir el göremiyorum

Şeyh Efendi: Çünkü bakmıyorsun

Erkan: Napacığım

Şeyh Efendi: ikinci kez soruşun bu

Erkan: Şeyhim kâinata alışamadım

Şeyh Efendi: Alışmak değildir niyetimiz sınavı başarıyla tanımaktır

Erkan: Sınav

Şeyh Efendi: Sınav evet sınava dayanman lazım.


SAHNE X.

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında Kazım ve Erkan oturuyorlardır.)

Kazım: Demek şeyh efendiyle konuştunuz ve iyi geldi

Erkan: Öyle oldu bir huzura ermedim değil

Kazım: Nasıl hissediyorsun şu an

Erkan: Coşkulu

Kazım: Gel dedim o kadar gelmedin

Erkan: Hala tuhaf hissediyorum Kazım hem çok gelmek istiyorum hem de gelemiyorum

Kazım: Zamanla oluşacak dostum zamanla

Erkan: Kevser’le aramı düzeltmek istiyorum Akif abi biraz da olsa yardım etti Sağ olsun o gün birden karşıma çıktı

Kazım: Akif baba öyledir birden karşına çıkar anlamazsın

Erkan: Neler yaşıyorum Kazım hayatıma neler oluyor?

Kazım: Bana mı soruyorsun sanki ben biliyor muyum neler olduğunu

Erkan: Doğru senin hayat da sıkıntılı

Kazım: Boş ver beni Kevser’le arayı düzelt gerisini hallederiz

Erkan: Buluşacağım bugün

Kazım: Hadi bakalım bekliyorum güzel haberlerini

Erkan: Ben kalkayım artık gecikmenin

SAHNE XI.

(Işıklar kapanır ve Işıklar açıldığında Kevser ve abisi evdedir)

Hüseyin: Gitmeyeceksin o herifin yanına

Kevser: Abi yapma şöyle şeyler bak düzeltmeye çalışıyorum sen mahvediyorsun

Hüseyin: Kevser anlamıyor musun o adam sana zarar veriyor.

Kevser: Abi düzelteceğiz diyorum

Hüseyin: Zorluk çıkartma diğer yüzümü görmek istemezsin

Kevser: Yeter be yeter bir yandan sen bir yandan Erkan sizle mi uğraşacağım ben

Hüseyin: Bağırma bana bağırma

KEVSER: Bağırttırma o zaman beni

Hüseyin: Yeter ulan yeter bu evin dertlerinden öldüm ben öldüm

(Kapı çalar)

Hüseyin: Git bak şuna

(GELEN AKIF BABADIR)

Meydancı baba: Selamın aleyküm

Hüseyin: Sen ne alaka ya sen geçen kavgayı ayıran adam değil misin?

Meydancı baba: Evet o bendeniz fakirdir

Hüseyin: Ne istiyorsun

Meydancı Baba: Bir şey istediğim yok sizin burda oturduğunuzu biliyordum sesi duyunca sakinleştirmek istedim

Hüseyin: Bu seni neden ilgilendiriyor

Meydancı baba: Kevser Hanım kızımız bizim sevdiğimiz bir gencin müstakbel evidir

Hüseyin: Yok öyle bir şey

Meydancı baba: Celallenme bu kadar bir şey demedik

Hüseyin: Demeyin zaten

Meydancı Baba: Bak şimdi evladım her şeyin bir yolu yordamı vardır. Yapma böyle oturup konuşalım

Hüseyin: Sen kimsin ya

Meydancı Baba: Ben Akif’im olayı düzeltmek istiyorum

Hüseyin: Sana mı düştü

Meydancı Baba: Estağfurullah ben sadece bu kötü durumdan rahatsız olan insanların arasını düzeltmek istiyorum

Hüseyin: Yok ben böyle bir şey istemiyorum işine bak

Meydancı Baba: Eyvallah

SAHNE XII.

(Işıklar kapanır. Meydancı Baba çıkar.)

(Işıklar açıldığında Erkan tek başınadır)

Erkan: Noluyor lan bana ben niye böyle saçmalıyorum. E ne bekliyordum ki böyle sorunlu bir ailede doğarsam olacağı buydu hayır ne bekliyorsun be salak ne bekliyorsun senin neyine yuva kurmak gittin kızı da beladan belaya soktun sana mı kaldı yuva kurmak mutlu olmak He sana mı kaldı geri zekalı sen kimsin ki yuva kuracaksın. Ah salak kafam ah kafamı şöyle gidip duvara vursam düzelir miyim acaba? Ya da kendimi öldürsem

(O arada Şeyh Efendi girer)

Şeyh Efendi: evlatçığım

Erkan: Noluyor be Allah’ım noluyor eve nasıl girdin

Şeyh Efendi: Eve nasıl girdiğimi boş ver senin gönlündeki sıkıntıları gidermek lazım kaç gecedir huzursuzum kaç gecedir uyuyamıyorum

Erkan: Eve nasıl girdin

Şeyh Efendi: Bak iste senin sorunun da bu hâlâ eve nasıl girdiğimi merak ediyorsun ben senin gönlüne girip gönlündeki ne sıkıntı varsa söküp almak istiyorum

Erkan: Ben ben ne oluyor anlamadım efendim

Şeyh Efendi: Sen onu bunu boş ver kâinata alıştırmaya geldim seni demiştin ya kâinata alışamadım diye

Erkan: Evet ben bu kâinata alışamadım

Şeyh Efendi: Bak şimdi evlatçığım sakin ola sakın ola ki bu kâinata alışmak için yanlış yola sapıp insanlara istemeyerek zulmetme

Erkan: Evet evet bunu demek istiyorum ben insanlara istemeyerek zulmediyor

Şeyh efendi: Çünkü sen nefsini tanımadın o seni geldi eline aldı sen tanımadın zannettin ki öyle daha iyi olacak

Erkan: Efendim ben naptığımı bilemedim

Şeyh Efendi: Bekle dur ve dinle

: Seni perşembeleri bekliyorum sevginin yoluna gir ve bekle dur ve dinle her şey çok daha güzel olacak merak etme senin sorunlarını biliyorum onun için biraz beklemen gerekiyor sevgiyle tanış ve tekkemize gel hadi eyvallah

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında Hüseyin ve Kevser oturuyordur.)

Hüseyin: Geçen ki abiyle konuştum

Kevser: Eeeee

Hüseyin: Git konuş Erkan’la neymiş sıkıntısı öğren bir daha da böyle bir şey olmasın

Kevser: Noldu birden ne dedi Akif abi

Hüseyin: Bu Akif abi değişik bir adam birden etkiledi beni

Kevser: O belli oluyor

Hüseyin: Anlamadım valla büyülendim galiba (güler)

Kevser: Abi aslında bakarsan hala korkularım var

Hüseyin: Ne gibi korkuların var

Kevser: Ya yine saçmalarsa

Hüseyin: Bak Kevser bir şeyler ters gitti ben de anlamadım Erkan’ı daha önceden de tanıyorum Erkan bu hale nasıl geldi anlamış değilim Erkan hiç böyle birisi değildi. Bir şeyler oldu oğlana derdi neymiş git öğren sonra yine konuşuruz.

Kevser: Erkan artık korkutucu geliyor:

Biliyorum ama sorunun çözümü böyle değil

Kevser: Nasıl olacak

Hüseyin: Sevgiyle

Kevser: Bu nerden çıktı bunu kim dedi sana

Hüseyin: Akif abi

Kevser: Abi iyi misin?

Hüseyin: Bilmem

Kevser: Akif abi çok tuhaf adam değil mi?

Hüseyin: Öyle anlamadım geçen de arkadaş için dükkân bakıyoruz Antep’e gittim hadi yine Maraş’ta karşılaşsak anlarım da Antep’te birden karşıma çıktı. Tam kavga çıkacaktı park kavgası birden çıktı beni tuttu. Abi sen napıyorsun burada dedim. İşim vardı bir arkadaşı ziyarete geldim dedi. Koca şehirde kavga edecekken geldi beni tuttu. Ağız dolusu hakaret eden adam onu görünce sustu.

Kevser: Gerçekten enteresan bir havası var.

Hüseyin: Daha çözemedim.

Kevser: Valla ben de çözemedim

Hüseyin: Hayatımda hiç kimseyle bu kadar iyi muhabbet etmedim.

Kevser: Ya ben ya ben ettim mi sanki

Hüseyin: Gerçekten enteresan bir adam Erkan’ı bile dize getirdi işte sen düşün

Kevser: Erkan bakalım bundan sonra devam ettirecek mi bu havasını

Hüseyin: Akif abiyle konuştuktan sonra yalan yok benim bir umudum oldu.

Kevser: Neyse abi benim daha işlerim var ben gideyim

Hüseyin: Kevser

Kevser: Efendim abi?

Hüseyin: Dikkatli ol seni üzerse bu sefer affetmem

Kevser: Tamam abi

Hüseyin: Bu arada ben yarın Akif abiyle bir yere gideceğim. Geç gelirim tamam mı?

Kevser: Tamam abi

(Kevser çıkar ışıklar kapanır. Işıklar açıldığında kafe dekoru vardır. Kevser ve Erkan oturuyordur.)

Erkan: Her şey için özür dilerim

Kevser: Bu kaçıncı özür

Erkan: Bu sefer ki farklı

Kevser: Sana nasıl güveneceğim Erkan

Erkan: Eğer bir daha sana aynı yanlışı yaparsam Allah da belamı versin

Kevser: Bela okuma

Erkan: Kendimi çok kötü hissediyorum.

Kevser: Sakın bir daha olmasın Erkan

Erkan:  Akif abi

Kevser: Nolmuş Akif abiye

Erkan: Çok değişik bir adam

Kevser: Evet resmen onun sayesinde kurtuldu bu ilişki

Erkan: Allah ondan razı olsun

Kevser: Amin

Erkan: Abinle arayı nasıl düzelteceğim

Kevser: Abim seni çoktan affetti

Erkan: Ne

Kevser: Evet Akif abiyle konuşmuş

Erkan: Şaka mı ya

Kevser: Değil

Erkan: Bugün Perşembe çok gecikmemek lazım

Kevser: Hayrola

Erkan: Akşama Akif abiyle bir yere gideceğiz

Kevser: Nereye

Erkan: Huzura

(Işıklar kapanır ışıklar açıldığında dergâh dekoru vardır ve bağlanma sahnesi olur)

(Bağlanma sahnesinden sonra şeyh konuşur)

Şeyh Efendi: Gönlünü ne üzdüyse hepsi geçecek Allah yardımcın olsun bundan sonra ne zaman başın sıkıştığında Akif’e bana ulaş belki de biz sana ulaşırız hadi eyvallah

(Işıklar kapanır. Işıklar açıldığında zikir sahnesi vardır. Zikir biter perde kapanır)


SON