Rolünü Beğenmemiş Bir Karakter

 


"Nası gidiyor Patron?"
Sükût
"Dalgısın..."
Cevap yok.
"Seninle şu rol işini konuşmak için geldim, biraz zamanın vardır ya?"
"Var Vefa, söyle."
"Öncelikle bizim çocuklar baya dargınlar haberin olsun. Çok dağıldılar, kimse kimseyi arayıp sormaz oldu."
"Evet Vefa?"
"Hikayenin devam edeceğinden ümidi kestiler. Başta fena gaza gelmişlerdi, 'Yeni Muharrir biziz!' falan dediler. Muhabbet devam etmeyince de diğerleri bizim çocuklarla 'Wattpad'ten hallicesiniz.' diye dalga geçmeye başladı.
"Seninle geçmediler mi?"
"Umrumda değil pek. Hem bir sosyal kaygı gördüm bizim hikayede. Sosyal kaygısı olan hikayeler nasıl Wattpad kitabı olacakmış? Yahu Patron niye devam etmedi bizim hikaye?"
"Etmedi işte. Fikri altyapısı tam oturmadı gibi oldu. Zamanı var bekleyin. Muharrir'de bittiği halde aylarca bekledi mi zaten?"
"Bekledi."
"Onlar ne yapıyor?"
"Bilmem. Karanlık kutu. Çok kendi içlerinde takılıyorlar. Bizi ayrı kitap olarak görüyorlar ona veriyorum. Bir kaç birşey duyuyoruz ama devam kitabı olacak birşey yok gibi."
"Belli olmaz. Köpek nasıl?"
"Mektubunu henüz almamış. İnciraltı'nda biryerlerde kaybolmuş."
"Hadi ya?"
"İşte ben biraz da onu konuşacaktım seninle."
"Konu hala sadete gelmedi mi?"
"Dert çok be Patron! Nerden başlayacağımı bilemedim. Birde şu felsefe kitapları kafamı fena karıştırıyor. Muharrir edebiyatın hamalı ben felsefenin. Bana da en az onun kadar çok hummalı bir görev verdin. O hak ettiği değeri gördü ya ben?"
"Artık sadet lütfen, çalışmamı böldüm ama!"
"Bak Köpek'te kanundan kaçmaya çalışan bir adam var.  Zindandan Köpeğe Mektuplar hakeza aynı kişi. Gel gelelim Semadirek..."
"Semadirek mi?"
"Evet Semadirek'te de ülkeden kaçmaya çalışan birileri var. Üçünde de kahramanın bir adı yok. Tanımıyoruz. Ben diyorum ki hazır bizim hikaye rafa kalkmışken, Semadirek'teki o kaçan kişi rolünü ben mi..." 
"Neden hepiniz Semadirek'e sulanıyorsunuz!"
"Ardında çok soru işareti bırakmıyor mu Patron? Bu kaçan adam neyden kaçıyordu Allah aşkına? Bunun bir hikayesi olmayacak mı?"
"Vefa karakteri sadece isimden ibaret olanlar var! Hiç biri senin kadar kapımı aşındırmadı. Kendi hikayende yan rol olacaksın. Bunu baştan konuştuk!"
"Onlar kendi hikayelerinde ikinci plana atılmayı kabul etmişlerde ne yapabilirim Patron? Beni düzeni kabul etmeyen bir devrimci olarak yaratan sensin!"
"Devrimci falan değilsin!"
"Neyim?"
"Uğradığı haksızlıkların farkına varıp insanları uyandıran bir karaktersin. Daha çok Sokrates gibi."
"Bu kötü oldu ben kendimi bir tür Marx sanıyordum veya Lenin."
"Rolune bile çalışmamışsı Vefa gelip benden başka roller istiyorsun!"

"Rahatsız etmiyorum ya?"
"Gel Sena sohbet ediyorduk."
"Teşekkür ederim Patron, beni yeniden hatırladığın için."
"Senin yerin ayrı Sena."
"Bana sorarsan Patron Sena karakter değil tip!"
Tip mi?
"Evet tip! Çok klasik değil mi? Mahrum bölgeye giden idealist öğretmen ve dramatik bir son. Edebiyatta çok örneği var bunların. Sena'yı Sena yapan bir karakter göremiyorum ben öyküde."
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsunuz?"
"Ben böyle düşünüyorum. Diğerlerini soracak olursan, gıybet kazanı kaynıyor tabi. Yalan mı Patron? İdealist bir tiplemeden ibaret Sena."
"Tebrikler Vefa sayende Sena için güzel bir çalışma daha yapacağım."
"Nasıl? Sena öldü sonuçta."
"Ya geçmişi?"
"Orasını unutmuşum. Yine de okuyucu açısından bakmak lazım, sonunu bildiğin kahramanın öncesini merak edermisin pek bilemem."
"Sohbet baya gergin anlaşılan."
"Öyle Sena. Keşke herkes Bir Dağ Köyündeki Celal gibi olsa. Yaşandı anlatıldı yazıldı ve bitti."
"Celal'i severim, toplumsal gerçekci parçalar içeriyor. Her ne kadar biraz arabeske kaçsa da. Ama affedilebilir o da ilklerdendir. Zaten konuk karakter sayılırlar. Aslında bir kısa filmi o hikaye."
"Benim hikaye de toplumsal gerçekci sayılır." 
"Doğru Sena seninki de öyle. Bana ne demeli, hikayem yarım kaldı! Hemde tam sahneye gireceğim yerde. Bir clupta elimde defterle kalakaldım.

"Vefa abi sen bırakamadın gitti şu kıskaçlığı. 
"Ne kıskançlığıymış?"
"Selamlar Patron, Sena hanım. Abi kıskanıyorsun haksızmıyım?"
"Kıskanılacak birşey yok ortada ben hikayemin davasını güdüyorum."
"Patron sigara alırmısın?"
"İçmediğimi biliyorsun Burak."
"Keyfim gıcır Elif'ten biraz borç aldım. Amma adamsın Patron, bana böyle dikiş tutmaz bir rol verip kurtarıcı meleğimi ihmal etmiyorsun."
"Yeri gelmişken söyleyeyim, kızlar da bozuk atıyor."
"Ne bozuğu?"
"Neden hiç kadın başrol yok' diyorlar. Tek başrol sayılabilecek olan Sena bile bir erkeğin ağzından anlatılıyor."
"Kadınları yazmak kadın yazarların işi. Ben o kadar yetenekli değilim bir kadının iç dünyasını bilemem."
"Caner'in çıkış noktası."
"Sena hanım inceyi çabuk kapıyorsunuz."
"Ben memnunum halimden Patron söylemek istedim."
'Ben memnun değilim ama Patron söylemek istedim"
"Bıraksana abi relaks ol biraz, rahatla. Hem kimse okumuyor ki bizi anasını satayım neyin ızdırabı bu?"
"Okunup okunmamak pek umrumda değil daha ziyade rolümle ilgileniyorum."
"Onu diyorum ya! Okuyucusuz hiç birimiz yokuz aslında. Hikayelerimiz boşlukta yüzüyor. Hani yoldan geçen ama hikayesini bilmediğin insanlar olur ya öyle. O yüzden rolüm nasılmış o bu cart curt takmıyorum ben. Kimseye kanıtlayacak birşeyim yok. Merak eden açar okur öğrenir. Haksızmıyım Sena hanım?"
"Dostlar çalışmam lazım!"
"Haklı. Kalk Vefa sahilde yürüyüşe çıkalım. Sena gelirmisin?"
"Sahaf'a gideceğim."
"Tamamdır, Vefa haydi! Oğlum bu arada geçen gün sahilde hayal gibi bir iki eleman gördüm. Çok saçma bir halleri vardı. Belki hala oradadılar. Gidip bakalım."
"Onlar bir iki satır yazılıp silinmiş elemanlar. Karakterler ölmez, yavaş yavaş silinirler."
"Bakın bende burada bunu anlatmaya çalışıyorum! Silinmek istemiyorum! Çünkü silinebilecek kadar ucuz bir karakter değilim ben!"
"Gerçek hayatta da her zaman istediğimiz rolü mü oynuyoruz Vefa! Gerçek hayatta da istemediğimiz, bize uymayan rolleri almak zorunda kalıp silinip gitmiyormuyuz? Belki seninde rölün budur, silinip gitmek! Silinip gidecek birini yazmışımdır seninle olamaz mı!"
"Bunu söyleyen senmisin Patron? Gerçek hayattan kaçmak için bulabildiğin her zaman aralıdığında uykunun kollarına sığınan sen değilmisin? Kendi gerçekliği ile ancak rüyalarda buluşan sen değilmisin? Asıl silinip giden sen değilmisin? Benim suçum ne bu iz düşümü üstlenmek mi! Ben bu oyuna gelemem Patron!"
"Vefa!"
"Vefa ne yapıyon abi sen?"
"Gerçek hayat kimin umrunda gerçek hayatta olan sensin bizler değil!"
"Vefa'yı ancak Nuri aklar. O da fazla psikopat gerçi. Ne olmuş abi sana yakmışın kendini."
"Fazla felsefeden oluyor bunlar."
"Gerçeği boşveremeyiz! Ne ben ne siz, hiçbirimiz! Sizler gerçeğin birer iz düşümüsünüz. Senin anlayacağın şekilde söyleyeyim Vefa, mağara alegorisi gibi!"
"Bırak beni Burak ben iyiyim. Bak Patron ben kötü biri değilim. Buraya kabalık etmeye de gelmedim. Ses yükseltmeyelim birbirimize."
"Sabırsızsın ve hatta baya sabırsızsın! Ve benim de sabrım taşıyor artık!
"Asıl sabrı taşması gereken benim!"
"Sen kimsin?"
"Bir sen eksiktin!"
"Adım bile yok hala, bir adım bile yok! Ve senin kadar da ağlamıyorum. Nasıl bir hikayeyim ki sonu bile yazılıp hala hazır olmayan! Ve Allah aşkına İrem denen karıya tutuklu kalmakla Kağan'dan ne farkım kaldı! Benim hikayemi ona verdin. Ondan önce benimdi o çatışma!"
"Hayatta da istediğimiz rolleri başkası kapmaz mı! Senin hak ettiğin yeri hergelenin birisi kapmaz mı! Allah aşkına ne bu memnuniyetsizlik!"
"Biz hayat çok boktan olduğu için burada değilmiyiz zaten! Okurlar metinlerde yaşadıkları ve her kahrolası gün acı içinde yüzdükleri hayatın ta kendisini görünce ne olacak? Edebiyat bir kaçış aracıdır."
"Hayır edebiyat bir devrim aracıdır! Günlük hayat telaşında gözümüze görünmeyen sorunları analiz edip anlamamızı sağlar!"
"Edebiyatın tek amacı eğlenmektir!"
"Yeter!"
"Çocuklar kalkıp gitsek mi artık!"
"Harbiden, gelin hele gel gözünü seveyim, bir bira içip sakinleşelim. Hem para da var. İsimsiz abi şöyle geçelim biz."
"Bu kim böyle?"
"Sıhhıye otobüs durağında kalan bitmemiş bir eleman."
"Ne pis herifmiş."
"Ya Vefa, nerede kaldı benim zamanım diye dertlenip durma. Ya senin de rolün çalınsaydı daha kötü olmazmıydı?"
"İsimsiz abi dışarıda bekliyor, Vefa kalk sende abi bana biraz Nietzsche biraz Kant anlat, sahilde güzel manitalar da var."
"Hiç değişmeyeceksin Burak."
"Fıtrat Sena'cım."
"Sena sen kal."
"Çocuklar çıkın ben yetişirim."
"Olur araşırız."
"Böyle kavgalar gerginlikler oluyor ama seviyorum sizi Sena. Siz olmasanız çok yalnız kalırdım." 
"İyi ki varsın Patron."
"Teşekkür ederim."
"Uyanma zamanı gelmedi mi?"
"Geldi. Başlamak istemediğim bir güne daha uyanmak üzereyim."
"Hayat çok amaçsız değil mi?."
"İkimizinde sahnesi yaklaşıyor Sena. Hadi sen Sahaf'a, ben güne. Adios."

"Enes Öz."