Serçeler ve Saksağanlar
Elinde sigarası ile korkulukları olan bir duvara oturdu. Derin nefesler aldı. Başını demir korkuluğa dayayıp mavi bulut gökyüzüne baktı. Korkuluk kafasını sıkıştırmıştı bir an keşke bir şey olsa ve bütün kafamın içinde ki irin iltihap bu sıkışıklık sayesinde akıp gitse diye düşündü. Önünden insanlar geçiyordu ara ara formalı öğrenciler tuhaf giyimli gençler. O aslında içten içe nasıl da bunlara uzak olduğunu düşünüyordu. Sonra kafasındaki irini düşündü yıllardır öğrendiği öğrenilmiş çaresizlikler yapamazsın edemezsinler hiçbir şeye yetememeler konu giderek dallanıp budaklanıyor ruhunu kaplıyordu tekrar göğe baktı. İki saksağan gördü birbirlerine yakın uçuyorlardı. Parktan gelmiş olmalılar diye düşündü. Sonra karşısındaki okulun korkuluklarında minik serçeler gördü bu iyiye işaretti annesi severdi serçeleri. Güzel olacaktı bir şeyler biliyordu. Yavaşça kalktı yerinden normal akışına doğru yürümeye başladı artık içinde minik bir umut kırıntısı vardı.
"Mine"
