Trajedi ve Aşk
İnsan kendi değerini içine düştüğü trajedinin büyüklüğüyle anlayabilir. Evet, insan her zaman bir trajediyi yaşar. Söz gelimi bir aşka düştüğünde karşısına iki trajik seçenek çıkar. Bunlardan ilki ve aslında daha derin bir benlik üretmesini sağlayabilecek olanı bir karşılıksız aşk trajedisidir. Karşılıksız aşk her zaman için trajiktir. Çünkü Adorno’nun Golden Gatede de söylediği gibi “sevdiği kişi tarafından sevilmek herkesin hiç bir mahkemeye götüremeyeceği tartışılmaz bir hakkıdır.” Tabi bu ‘hak’ iki taraf için de söz konusudur. Hiç kimse başka birini sevmeye zorlanamaz. Bu iki ‘haklının’ çatışması insanın kendini tanıması ve sınırları ile özünde neler gizlediğini farketmesi bakımından önemli bir deneyimdir. İnsanın toplumu anlamada temel motivasyonlarından biri olan sevgi duygusu, benliğini; toplumdan ayrı bir varlık olarak, insanın kişisel varoluşunun dayanağını sorgulamasına yol açar. Kimseye şikayet edemediği, içine düştüğü bu trajedi kişiyi hem özüne iter hem de toplumun kendisi için değerini sorgulamasına neden olur. Diğer seçenek ise aşkının karşılık bulmasıdır ki bu en az karşılık bulmaması kadar trajiktir. Aşkın karşılık bulması; dramın başka bir boyuta geçişi ve insanın artık sevgisini tekrar tekrar sınayıp yenileyeceği, varlığını hissetmek için bir sürü mantık dışı mücadelenin içine atılacağı bir sürece gireceği anlamına gelir.
"Soner Koca"
