Usta ve Margarita Üzerine İnceleme

 


Edebiyatta bazı otoriteler tarafından büyülü gerçekçi roman olarak kabul edilen bu eser bence herkes kendi hikayesini anlatır düşüncesinin en mistik hali. Romanı kabaca anlatmak gerekirse bir gün şeytan kara büyü ustası Profesör Wolant olarak Moskova'da bir parkta ortaya çıkar ve işler karışmaya başlar. 

Romanın ilk bölümünde editör Berlioz ve şair İvan, bir din tartışması içindedir. Editör, ateist düşüncelerini anlatırken bir anda Wolant çıkıp gelir ve bu sohbete dahil olur. Bu sohbetin sonunda Wolant, editör Berlioz’a kafasının kopacağını ve şair İvan’ın akıl hastanesine kapatılacağını söyler. Dediği gibi de olur. Şair İvan bu durumdan çok etkilenir. Berlioz'u onların öldürdüğünü düşünerek Wolant ve ekibinin peşine takılır. Bu ekip şimdilik üç kişidir bunlar Profesör Wolant, koro şefi Korovyev ve kara iri bir kedi olan Behemov. 

Şair bu kovalamacada onlara ulaşamaz. Üstelik verdiği aşırı tepkiler yüzünden edebiyatçı arkadaşlarının önünde tutuklanıp akıl hastanesine kapatılır. O bu akıl hastanesine Wolant yüzünden kapatılan ilk kişi değildir ve sonda olmayacaktır. Roman bence üç ana başlık üzerinden ilerlemektedir.

Wolant ve ekibinin Moskova'da yaptıklarının anlatıldığı ilk kısım fazlası ile gizemli öğeler içermekte. Burada bence yazarın öncelikli amacı Moskova halkının ne kadar aç gözlü ikiyüzlü ve korkak olduğunu göstermektir. Örneğin, Profesör Wolant’ın yaptığı gösteride ki paralara ve kıyafete olan aşırı ilgi, sonrasında önemli başkanlıklarda bulunan kişilerin aldığı bahşişler, gösterideki önemli sunucunun söylediği yalanlar gibi gibi.

Burada ki eleştiri sadece Moskova halkına gibi görünebilir ancak bence özünde tüm dünya insanları için geçerlidir. Wolant ve ekibi bu kısımda ahlaken de zayıf gördükleri bu insanları farklı şekillerde cezalandırır. Kimini sürgün eder, kiminin ruhunu ele geçirir ama hepsi şeytan tarafından cezalandırılmış olur. Bu olaylar olurken karakterler var güçleri ile bu açıklanamayana mantıklı önermeler aramaktadırlar ama nafile. Bu açıklama arayışının sebebi içten içe kendi korkaklıkları ile baş etme yöntemidir belki de. Yazar burada bu durumu dikkatle ele almış ve bizlere göze batmadan titizlikle aktarabilmiştir.

Eserin bu kısmında şeytan belki de okuyucuya bir nebze olsun kötüleri cezalandırdığı için sevimli bile görünebilir. Eserin büyük bir kısmında ise şeytan bu evrenin tanrısı gibi davranır. Romanda asla tanrı sözü geçmez. Tanrı kelimesi bir yasak kelime gibidir. Roman boyunca tanrı alsın yada tanrı bilir gibi ifadeler şeytan alsın veya şeytan bilir şeklinde anlatılır. Burada da komunizm ve din konusunda ufak çapta tartışmalar düşünülebilir.Yine bu tartışmalar kitabın ikinci kısmında ki kabul partisinde Wolant'ın editör Berlioz'un kafatasından şarap içerken "O bana benim varlığımı sorgulattı. Ancak şuan benim şarap kadehim oldu!" diyerek durumu daha da tanrı veya şeytan için var yok incelemesine getirir. Roman bu açıdan oldukça kafa karıştırıcıdır. Bu kısımda ki imgelerin çokluğu romanda anlama güçlüğü oluştursa da onun masalsı etkisinden bir şey kaybettirmez.

Romanın diğer bir başlığı ise eserin de adı olan Usta ve Margarita'nın aşkıdır. Bu kısım oldukça romantik işlenmiş olmakla beraber klasik bir cadı öyküsünü anlatır. Bu açıdan heyecan vericidir. Margarita gerçek bir deli kadındır. Aşkı için şeytanla anlaşma yapabilecek kadar delidir. Bu güzel ve ilham verici kadının hikayesi ikinci kısımla başlar. Margarita sahneye çıktığında roman da ki gerçeklik azalır büyü çoğalır. 

Kısaca anlatmak gerekirse Usta evli ve yoksul bir adamdır. Bir gün bir piyango bileti oynar ve kazanır. Bu aşamada işler onun için hızla değişmeye başlar yolda Margarita'yı görür. Kendini ilk anda vurulmuş olarak niteler ve bu kadınla o andan çok kısa bir zaman sonra bir evin bodrum katını tutarlar. Eve kitaplar alınır ve ikisi kapanıp günler aylarca bir eser üzerine çalışırlar.

Eser bittiğinde Usta büyük umutlarla eseri edebiyat dünyasına sunar ancak işler yolunda gitmez. Daha sonradan şeytan tarafından öldürülecek editör Berlioz'da dahil onun eserini okuyup ona yer vermek istemezler. Hatta eserin az bir kısmı yayınlanır fakat bu sefer de eleştirilerin hedefi olur. Bu eleştiriler Usta'yı çok üzer. İçlerinde bir eleştiri ise Usta'yı mahveder. Bu eleştiriyi yazan kişi elbette Margarita’dan payına düşeni alacaktır ancak bu çok sonradır. Bu olaylardan sonra Usta ve Margarita gün be gün uzaklaşmaya başlar.

Usta hiç adeti olmamasına rağmen bir arkadaş edinir bu arkadaş kimdir? Onu nasıl etkilemektedir? Bunların cevapları elbette ki romanda saklıdır. Bu uzaklaşmanın son günlerinde Usta artık bu yükü kadıramaz ve romana ait el yazmalarını yakmaya çalışır. Bulgakov'un da bu eseri yazarken yaşadığı bir olaydır bu ancak ezberinde olmasından dolayı tekrar yazabilmiştir. Margarita bir şekilde bu olayı hisseder, koşarak çıkıp gelir eserin bir kısmını ateşin içinden ağlayarak kurtarır. Margarita Usta'ya yalvarır "Eşimi bırakıp geleyim birlikte yaşayalım!" diye ancak Usta kabul etmez. Ona ne olacağı konusunda çok endişelidir. Bu fikir kabul edilmeyince Margarita önce alınır sonra ise onu anlayıp ona buralardan gitmesini tavsiye eder. Usta daha fazla tartışmamak için kabul eder ve piyangodan kalan parayı ona verir, kendisi için bir bilet almasını bekler. Ertesi akşam Usta hala beklemektedir ancak Margarita gelmez ve Usta akıl hastanesinin yolunu tutmaya başlar. Margarita ondan asla haber alamaz ta ki şeytanın verdiği görevleri yerine getirene kadar.

Üçüncü kısım ise Pontus Pilatus başlığı olarak düşünülebilir. Bu kısım esasında Usta'nın yazmış olduğu Margarita'nın ateşten kurtarmaya çalıştığı eserdir. Eserde İsa Mesih ve onu idama gönderen vali Pontus Pilatus'un hikayesi anlatılır. 

Ueta'nın yazdığı bu kitapta Levi Matta karakteri dikkat çeker. Levi Matta, kendinin isa'nın öğrencisi olduğunu düşünmektedir. Onun idam mangasınca çarmıha gerilip, güneşte susuz bırakılarak öldürülmesine izin vermek istemez. Bu yüzden onu kendi öldürmeye karar verir. Levi Matta bir koruma iç güdüsüyle bunu yapmak ister ancak başarılı olamaz. 

Bu kitabı çok seven Margarita Usta'yı koruyamadığını, tıpkı Levi matta gibi, geç kaldığını düşünür. İlk kısımda ki şair İvan da editör Berlioz'a karşı böyle hisler içindedir. Usta yazar Bulgakov bu ve benzeri şeylerde üç başlığı birbirine sıkı sıkıya bağlamıştır. 

Eserin toplamına gelirsek girişte söylediğimiz cümleye geliyoruz. Herkes kendi hikayesini anlatır çünkü bir çok yorumcu gibi bende Usta karakterinin Bulgakov'un kendisi olduğunu düşünüyorum. Usta bir başyapıt yazdığını düşünmektedir. Usta'nın sevgilisi Margarita da Bulgakov'un onu hep destekleyen eşidir. Bulgakov tıpkı Usta gibi romanını yazarken eşinden destek görmüştür. Romandaki Usta gibi el yazmalarını yakmaya çalışmıştır. Belki de büyük umutlar ve cesaret ile eserini edebiyat dünyasına sunmuştur ancak tıpkı Usta gibi o da edebiyat dünyası tarafından hayal kırıklığına uğratılmıştır. Belki de üstat Bulgakov, bu eserini edebiyat dünyasına bir intikam olarak yazmıştır ve Berlioz'un kafası o yüzden tramvay altında kalıp kopmuştur. 

Onlar içinde ki tekelleşmeyi Massolit adlı bir grup altında göstermeye çalışmıştır. Massolit'lerin bulunduğu ayrıcalıkları, duyarsız ve bencil olmaları belki de bu gruplara hiciv yoluyla yapılabilecek en güzel eleştiridir. Aslında burada komunizmin var gücüyle övdüğü eşitlik yine sosyoekonomik nedenlerle bozulmuş ve edebiyatçılar kendilerine ayrıcalıklı bir sınıf bulmuştur.

Yine romanın dönemiyle ilgili en büyük problem olan konut sorunun da sık sık dile getirilmesi bir tesadüf değil belkide Bulgakov'un kendi yaşanmışlığıdır. Usta ve Margarita hikayesinde Usta'nın kazandığı piyango bileti belki de içten içe Bulgakov'un hayaliydi ve Usta böylece konut sorununu çözüp sevgilisi ile bir bodrum kata yerleşip baş başa kalıp bir baş yapıt yazabilecekti. 

Bana kalırsa Bulgakov'un, Berlioz'un oda arkadaşı olarak yazdığı kişi kendi arkadaşı olabilir çünkü edebiyat dünyası ona sırtını çevirdiğinde para konusunda sıkıntı yaşadığında tiyatro müdürü olan arkadaşı ona arka planda iş ayarlayıp hayatını sürdürebilesine yardım etmişti. Üzerinde soruşturmalar olmasına rağmen Bulgakov yine arka planda hep üretmiş üretici kalmıştı. Bu biz edebiyat severler için kıymetli bir dayanak noktası olmalı bence. 

Usta ve Margarita Bulgakov'dan okuduğum ikinci eser ancak onla yakından tanışmış hissi veren onun hayatına şahitlik ettiren bu eser gerçek bir baş yapıttır. Okuması gerçekten keyiflidir tavsiye edilir.

Eserin finalinde ise Wolant ve Yeşua iyi kötü iki yol olarak karşımıza çıkarlar. Tüm şehir tıpkı Pontus Pilatus romanında olduğu gibi yok olurken Wolant'ın ekibi, Usta'yı Levi Matta yardımı ile Pontus Pilatus hikayesine götürürler.

Ustanın zihninde artık herşey berraktır, Margarita ise artık cadı değildir ve Usta onu her zaman yaptığı gibi geri çevirmek yerine sonsuza kadar kabul etmiştir. 

Son.


 "Mine A."