Hayri İrdal Bizim Neyimiz Olur?

  

Selam, ben sıkılan Cadı. Son bölümü yazalı dört ay geçmiş ve ilk kısımda söz verdiğim üzere hiçbir şeyde süreklilik gösteremeden hayata devam ediyoruz maalesef. Bu gibi geri dönüşlerde geçen süre beni çok üzüyor her ay bir tane podcast kaydetsem 6. Bölümde olacaktım belki de bu yüzden bu işlerde gelişip yollar açamıyorum kendime. Allahım öldük bittik kahrolduk yardım çığlıkları diye yokuş aşağı giden zihnimizin yularını tutuyoruz. Sesimizi iyice duyması için kulağına rahatsız edici bir mesafeden yaklaşıp diyoruz ki: hepsi senin halt etmen oturup bir şeye odaklanmadığın için bu sevmediğin işte çalışıyoruz. Hayır bir de kendini eşsiz bulunmaz ve eğlenceli sanıyorsun sakin ol deli. Şu anki iraden ve dikkat seviyenle ancak bu sıkıcı işi yapabiliyoruz. Şimdi sakin ol ödenecek faturalar gidilecek tatiller var diyoruz. Tatil lafını duyan keriz zihnimiz herkeste olduğu üzere neşe doluyor ve işe devam etmemi sağlayacak irade ve dikkati bana veriyor. Zihnimle bu oyunu pek çok şeyde oynuyoruz. Örneğin günlük tutmak hep hayatım boyunca günlük tutan biri olmak istedim ama toplamda bir haftayı bile yazamadım. Hep olağanüstü şeyler oldu ben hep çok mühim şeyler yazıp yarın bir gün onları derleyip bir roman yazmayı düşünürken (aşağı yukarı herkes gibi). Bir ajandanın ilk haftasını bile tam olarak dolduramadan hevesim iradem tükenir ve hiçbir şey yazmak istemem konu kapanır. Hatta çoğu zaman yazmadığımı bile fark etmem. 

Peki yazmak gibi pek mühim ve hep istediğim bir şeyin varlığını bile unuturken üzerime dünya kadar sorumluluğun yüklendiği kendimi gün sonunda paspas gibi hissettiğim hayatım boyunca bunu isterim ya diyeceğim bu işin yokluğunu nasıl hissediyorum. Temel matematik hesabına göre tüm vaktimi evde geçirip çokta fazla alışveriş yapmazsam bana yetebilecek asgari gelire sahibim. Bu gelirle kendimi eve kapatıp bir şeyler okuyup yazabilirim. Belki gerçekten bu şekilde kesik konuşmalar yerine uzun uzunanlatabillirim diye düşünüyorum ancak ben zihnimi de biliyorum kendimi debir konu ile ilgili gerekli baskı ve motivasyon olmayınca ki benim motivasyonum paradır aşağı yukarı herkes gibi o işte irade gösteremem. Belki de gerçek bir şekilde bakınca çalışmam şart değildir ama hayatım boyunca hep çalıştım. Eğer bir işim olmazsa fazla param olmazsa insanların bana saygısızlık etmekten çekinmeyeceklerini gördüm. Bazen tüm bunlara rağmen saygısızlık edildi ama çalışıyorken o kadar da önemli değil. Hem işin varken herkesi evine çağırmak zorunda değilsin mesela yada sosyalleşmekten kaçmak için iyi bir fırsat olabilirdi ta kibu kadar yoğun olmasaydı ama o başka bir konu. Bulcan işe tüküreyim noktası orası maalesef. Şuan şehrin imkanları da fırsat vermiyor. Sıkışıp kaldım geçici olmasını ümit etmekteyim. Bu işin sevdiğim bir iş olmama sebebinin Hayri İrdal ile aramızda var olan o lanetli bağdan kaynaklandığını düşünüyorum. Bende tıpkı onun gibi küçük hesaplar peşinde olmaya muhtaç. Bir konuda ciddiye alınma ihtiyacı duyan hayatı boyunca ne istiyorumu sorup asla cevap alamayan biriyim. 

Saatleri Ayarlama Enstitüsünü okurken Hayri İrdalı insan olduğu için sevdim benimsedim demiştim ama aslında ben olduğu için sevmiştim. Hayri İrdal hayata karşı savaşmak zorundaydı beslemesi gereken bir evi ailesi vardı o ailesini bile kendi seçememişti ahleken zayıftı ruhende kendini alemlerde kaybederek teselli olacağına inanıyordu. Hayatla mücadele etmek zorundaydı ve nasıl yapacağını bilemeyip savruluyordu. Bereket Allahtan ona hikayesinde bir ayarcı düşmüştü. Benim hikayem nereye gider nasıl olur bilemiyorum tek dileğim onun gibi bu hayat içinde sıkışıp kalmamak. Maddi manevi her konuda. 

Bu yazıyı okuyan dinleyen herkes için bu dileği diliyorum. Umarım hayatımız inanmadığımız şeylerin etrafında sıkışıp kalmaz her zaman özümüzü ruhumuzu biliriz. Ve umarım gelecekte ki bir hikayedesevdiklerimizin etrafında sevdiğimiz işleri yapabiliriz. Şimdi gidip yazdığımı beş altı kere okumam lazım sevgili dinleyici umuyorum kısa zaman sonra 4. Bölümde görüşürüz. Ben sıkılan cadı tekrar görüşene kadar akıl sağlığına sahip çık. Hiçbir iş senden kıymetli değil bil. Bay!

"Mine"