Mayıs Sıkıntısı
Mayıs Sıkıntısı filmi başladığında uğultulu araba seslerine rastlıyorum. Sigara içen Saffet etrafına bakınmaktadır. Motor sesleri gelmekte, mekan olarak ana caddede park edilmiş arabaları seyrediyorum. Çayhane de üniversite sonuçlarını öğrenen Saffet için bundan sonra ne olacak? Dedirtiyor ve film başlamaktadır. Mekan olarak bir evde televizyondan spikerin sesi gelmektedir.
Anadolu toprağında tarlada çalışan işçi olarak çalışan Muzafferin babası Emin ve Muzaffer film çekme hevesi içindedir. Evin işlevselliği açısından geçim derdinde olan orta gelirli bir ailenin babası Emin tarlada gece gündüz çalışmaktadır.
Vakit gecedir. Düşme sesi gelir ve replikler oyuncularla sade ve kısadır. Müzik olarak piyano sesiyle bir köyü kamera göstermektedir. Kamera mekan olarak yeşillik alanda tek katlı bir evi ve buğday tarlasını göstermektedir.
Ağaçlar sayesinde tarla büyümeye devam ederken ailenin babası Emin karakteri tarlayı almak için mücadele vermektedir. Emin tarlayı ekip biçmektedir, bu sefer kamera ağacın yaprağını yakından göstermektedir. Bizim ana çıkış noktamız buğdaydır ve buğdaylar geçim derdini, ekonomik sıkıntıları, anlatmakta, bu durum filmin sembolü haline gelmektedir. Emin emek vermeye yatkın, iş üreten ailesini rahat ettirmek için buğdaylarla uğraşan, odun kıran Anadolu adamı karakteridir. Haksızlığa uğramasına rağmen 20 sene beklemiş emek verdiği tarlayı alabilmek için devlet yöneticilerinden uğraşlar içinde olup, devlet yöneticileriyse Emini görmemektedir. İşte filmin çatışması burasıdır.
Ağaçların tarlaya, ormana kanun yoluyla zarar veriliyor diye yok edileceğine dair söylentilere yer verilmektedir. Delilleri toplayıp tarla alınmak isteniyor ama tematik yapıda bakıldığında filmin temasına miras kavgası demek mümkündür. Oysa Emin’in tüm varlığı, her şeyi tarladır. Emin’in konuşma içeriğine bakıldığında Ege bölgesinin ağız yapısına uygundur.
Mekan fabrikayı göstermektedir. Fakat Saffet üniversiteyi kazanamadı diye fabrikada çalışmaktadır. Oysa Saffet üniversiteden umudunu yitirmiştir. Repliklerde film çekimi işinden konuşulmaktadır, fabrikada boşuna zaman harcamaktansa film çekiminin içinde olmak insana daha mantıklı gelmekte, para kazandırmaktadır.
Mekan Ev.
Anne ve Emin televizyon seyretmektedir. Televizyondan eski Türk filmlerinin sesi gelmektedir.
ADAM:
Söyle ben değiştirdim.
II. ADAM:
Sana 100 milyon vereyim beni affet.
ADAM:
Söyle, yüksek sesle söyle.
…
Sesleri gelmektedir. Mekan yeniden tarlaya dönüşüyor. Muzaffer patika yolda yürürken film çekmektedir. Mekan değişiyor ve eski demirlerle olan parka dönüşmektedir. Muzaffer ile Ali. Kamera Muzafferi orta çekimde salıncağa otururken arkadan göstermektedir. Ali’yi Muzaffer’e doğru yürürken göstermektedir. Bakalım bundan sonra ne olacak? Diyoruz.
Anadolu çocuğu Ali kaplumbağaları bilmemekte yeşillik alanda yaşıyor oluşunun Anadolu coğrafyasının güzelliklerini bizlere göstermektedir. Fark edilen şu ki, Ali’nin yalnız bir çocuk ve babası Çanakkale de çalışmasına karşın akıllı bir kişiliği üzerinde mavi önlük var, Kamera Ali’nin kaplumbağa doğru koşarken gösteriyor. Beni etkiliyen sahnelerden birisiydi. Atmosfer açısından Ali ile Muzaffer’in abi kardeş ilişkisi Muzaffer’in film çekiminde çocuk oyuncu olarak kullanmasıydı. Ali’nin cebinde yumurta olması aile bağlarının yalın ve bekleyiş içinde müzikli saatin gelişinin bekleyişi Ali hayata karşı her zaman küçük yaşında umutla dolu olduğunu ifade etmektedir. Müzikli saat nostalji bir eşyayı ifade etmektedir. Kuşların sesini dinlerken kaplumbağanın peşinden gitmektedir. Akıllı, dürüst bir çocuk çünkü yumurta sayesinde hilenin-kandırmacının, inanç-inançsızlığın farkındadır. Kaplumbağa bağı yumurtayla bağı bir gün babasının geleceğine inanmasının ifadesidir. Yağmur efektti verilip kamera yakından kaplumbağı gösteriyor.
Mekan dayının evinin bahçesi.
Cinayet meselesi filmin içeriğidir, gerçekte cinayet yoktur. Dayı yalnız yaşamasına rağmen filme aldıklarında diyaloğu pek anlaşılmamaktadır. Fakat oyunun içinde oyun olduğu gibi filmin içinde film var diyoruz. Filmin komedisi dayı bahçede oturup film çekilirken arkadan Saffet dayıya replikleri söylüyor, dayının anlaşılıp anlaşılmayan belirsiz yaşlı sesi filmi çekici hale getirmektedir. Dayı filmin nasıl çekildiğini bilmezken kendini filmin içinde bulmaktadır. Bu durum filmin ironiğidir.
DAYI:
Köylere daldık yiyecek aramak için.
Vallahi çalışıyoruz Hapıyı amaçlıyor
Mahov!
Başka bir şey demiyor
Hadi gidiyoruz eve.
Eşek sesi. Kamera eşeği gösteriyor.
Mekan ev.
Kamera rüzgarla birlikte ağacın yapraklarını uçarken göstermektedir. Bir sandalye.
Kamera televizyonda eski Türk filmlerinde Emin ve anne izlemektedir. Gök gürültüsü efektti gelmektedir. Muzaffer’in eski çektiği videoları televizyona yansıtılmıştır. Film çekiminde eski zamanların şimdiki zamana göre daha güzeldi olduğuna vurgu yapılmaktadır. (44dk ile 49.26.cı dakikalar) Keman sesi gelmektedir. İnsanın yaşlanıp zamanın hızla geçtiğine yaşımızın ilerliyor oluşuna eski zamanlarda kalmıyoruz.
Muzafferin film çekimine merakı, imkan bulamayıp anne ve Emin’e Ali’yi, dayıyı oyuncu yapması beni etkileyip filmden bir türlü çıkamadım.
Saffet fakir bir aileden gelmekte ve ekmeğin kolay kazanılmadığı, kazanmak için çok emek verilmesi gerektiği mesajı verilmektedir.
ANNE:
Ekmek parası kazanmak oyun sanılıyor. Diyor.
Emek sömürüsünü elde tutmaya çalışan, ailesini geçindirmeye çalışan filme yönelen ama babası tarafından filme dair desteklenmeyen, hatta;
BABA:
Ne filmi ya, film nereden çıktı! diyor, işte ileriye dönük ama babası filmden ne iş çıkacak, sen git, fabrikada çalış deyip bağnaz bir baba var.
Mekan Saffetin odası. Duvarda dekor olarak sarışın bir kız var.
Mekan Pazar yeri, insan gürültüsü.
Emin’in kadostrolarla derdi nedir? Bunu düşünmek gerekir. Senetlerle derdi nedir? Bunu sorgulamak gerekir. Acaba evin yıkılmamasının mücadelesi ve tarlayı almanın mücadelesini vermektedir. Arka fonda piyano sesi.
Ali akşam üzere elinde domates sepetiyle yokuştan çıkıyor, kamera Ali’nin yüzünü göstermektedir. Domatesleri tepeden aşağı dökmesi Ali’ye emir verir gibi konuşan ve ‘dediğimi yapacaksın’ diyen Ali’de bu duruma gelen yaşlı kadının olması, ‘bana ne senin domateslerinden çocuk işçi gibi ‘sen götür’ der gibi tavrı var.
Tavuk sesleri.
BABA:
Mayıs aylarını hiç sevmiyorum, hep bir terslik olur demesi beni etkileyen başka bir replikti. Acaba yönetmende mi Mayıs ayını sevmezken filme kendinden bir ukte kattı? Filmin olumsuz yanına geldiğimde replikler ve film yavaş ilerlemektedir. Filmin görüntüsüyse boğucu bir havaya denk gelir gibi bir havası var.
Yer: Çanakkale.
Kamera bir anıtı, buğday tarlasını, ayçiçekleri göstermektedir. Film toparlanmaya başlayarak Çanakkale de çekiliyor neden? Bu filmde aile bağı, sevgi bağı varken aile bütünlüğü içinde film çekmeyi öğreniyorlar.
En son filmin içinde film var demiştik, filmin içindeki filmin yönetmeni, Muzaffer, reji asistanı Saffet, Oyuncular Emin, Ali, Işık tutan, Anne ve uzun saçlı bir genç, filmin ana yapısı böyleyken, filme dair kendi emekleri, kendi imkanları içinde buluş yaratma var.
BABA:
Yağmur mu yağıyor deyince ışık ağaca tutuluyor ve ağacın mühürlü olduğunu görmektedir. Ana karakterde Emin var.
Gece vakti, kedi sesi gelmektedir. Yıldırım sesi gelmektedir. Emin karakteristik yapı olarak daktilo da yazı yazmayı sevmektedir. Fakat ateşin başında gece gündüz film çekmektedirler, NEDEN? En beğendiğim replikse;
ALİ:
Sigara içmek için değil de o çakmağın hem müziği var, hem çakısı var, hem de ışığı var.
Sabah ezanı okunuyor hala film çekme derdindeler, Ayrıca Ali’nin saf masumiyet bakışını gözlerinin çekik ve küçük oluşunu beğendim. Filmin bitişinde çakmaktan müzikli ses gelmektedir. Ali’nin küçük olmasına rağmen bir adam gibi duruşunu, düşünesi bir duygu durumunu beğendim.
BABA:
Avukatlar bir bok bilmiyor, pezevenkler! Repliğini beğendim. Emin’in sisteme karşı gelişini beğendim. Filmin olumsuz yanına tekrar gelindiğinde film yavaş ilerliyor ve görüntüde karanlık bir hava hakimken asıl karanlık hava filmi ön plana çıkarmaktadır ve film kameraya güneş ışığının yaklaşımıyla bitiyor.
Filmin Adı: Mayıs Sıkıntısı
Çıkış Tarihi: 1999- Türkiye
Yönetmenin adı: Nuri Bilge Ceylan
Oyuncular: Emin Ceylan, Fatma Ceylan, Mehmet Emin Toprak, Muzaffer Özdemir, Muhammet Zımbaoğlu, Hatice Bodur, Sadık İncesu, Saime Toprak, Hasan Ergen, Nihat Çakmak, Osman Şat, Hayri Toprak, Yakup Çakıl, Mehmet Kaya, Bayram Çöytük, Fatih Sarıbıyık, Kadri Şahin
Kamera: Nuri Bilge Ceylan
Kamera Asistanı: İlker Berke
Ses Kayıt: İsmail Karadaş
Kurgu: Ayhan Ergürsel
Prodüksiyon: Sadık İncesu
Senaryo/Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Filmin türü: Dram-Komedi
"Kevser Nur Doğan"
