Pazar Karası

 


Pazar günü

Haftanın tek izni
Uyanmışsın evde tek
Kafanda harfiyat kamyonları
Odanda kesif tütün kokusu
Saat onikiymiş gün bitmiş çoktan

Tüm hafta çalıştın
Ne gece ne gündüz bildin
Tüm gün eve bekledin eve dönmek
Eve gelir gelmez yığıldın
Uyudun

Tüm hafta bekledin pazar
Saat onikiymiş ve gün bitmiş çoktan
Yarın yine yeni yeniden ve tekrar
Ve tekrar tekrar
Başlayacak evlere dönmenin hasreti
Ve sonra yine uyku kapacak seni  yeniden

Kalktın hiçbirşey hissetmiyorsun
Biraz bıkkınlık
Biraz yalnızlık
Dışarı çıktın, ağaçlar yaprak dökmüş çoktan
Güneş saklamış kendini bile senden
Ekmek bayat bakkal suratsız
Çocuklar sokakları terk ettiler çoktan

Cebinde kalan son bozukluklar da bitti
Şarzın da hiç bir zaman olmadı zaten
Telefonunun ekranı kırık
Soğuk, üstünde yalnız bir hırka

Sokaklarda yürüyeceksin
Ne yapacağını düşüneceksin
İşin dışında amaçsızlacaksın
Ne yaparmışsı sen evvelce
Çoktan unutmuş olacaksın

Kendini mutlu etmeye çalışacak
Yine hissetmeye çabalayacaksın
Bir yemek yiyecek
Bir bira içecek
Eski şiirlerinden birini okuyacaksın
Ancak hiç biri tat vermeyecek artık

Gezegenin bir köşesinde
Unutulmuş gibisin
Sen bile seni kaybetmişsin
Kendini tanıyamayacak
Kendini özleyeceksin
Eski bir fotoğraf çıkacak karşına
Bugünün tozuna bürünmüş
O günün ışıltısını çoktan yitirmiş

Felaket dayandığında kapına
Kaçmaya çabaladın
Bakıp haritana en ücra noktalar arandın
Bir dağın başına
Bir denizin koyuna
Terk edilmiş bir kiliseye
Manastırlardaki keşişler tibi tıpkı
Kapanıp kendi mağrana
Bir lokma bir hırka
Ama dokunmasın kimse bana
Dedin

Oysa parsellenmişti her yer
Bunu o zamanlar bilemezdin

Fethiyenin bir restoranında
Ölüdenize çok yakın
Ama sana çok uzak
Kokteller dağıttın ingilizlere

Gece yarısı odana gelip
Sessizce ağladın tutsaklığına
Kimse bilmedi
Kimse duymadı
En çok sen bildin
Ama sen bile bilmemek isterdin

Kaçtın oradan
Ey özgürlük diyerek
Bir kamyonetin arkasında
Uzun saçlarının lastik tokasını çözerek
Rüzgarda savurarak
Ve türküler söyleyerek
Bir gece adını bilmediğin bir sahilde uyudun

Kaplumbağa olmak istedin evini sırtında götüren
Albatros olmak istedin denizler üstünde uçan
Ama alın yazına insan olmak yazılmış
Ve insan kendi türünü tutsak edendir

Prangalısın
İşte o pazardasın
Cebindeki son bozuklukları saydın
Çoktan yağmış yağmurların
Suları birikmişken ve akarken asfaltlarda
Ayağında eski bir terlik
Çorabın ıslandı

Eve geldin
Bu ekmeği de
Biriken ama dokunulmamış
Çoktan bayatlamış
Onlarca ekmekle beraber
Mutfağa bırakıp
Yine hiçbir şey yemeden
Kilo verdin
Döndün yatağına

Yatağın çekiyor içine seni
Tavanda güzel resimler beliriyor
Tatlı ve buyurgan şarkılar çalıyor
Kafanda insanlar labarba ediyor
Gözlerin kayıyor yavaştan
Huzur seni çağırıyor

Haftada yalnız bir kez tadabildiğin
Bu huzuru
Doya doya tatmak için
Gözlerini açmayacaksın bir daha
Taki yarın saat
Senin huzurunu bozana
Ve altı gün boyunca
Bozmaya devam edene dek
Huzurda olacaksın
Birgün uyanacaksın ve
Belki ama biliyorsun
Yeniden özgür olacaksın
O umut hiç sönmeyecek
Umudun közü içinde içinde bir yalım
Türkü tutturacak
Ve sen uyanacaksın
Eskisi gibi kalkacaksın.


"Enes Özen"