Vivaldi



Gecenin kör karanlığında
Bir şehirdeysen mesela
Ve tek başınaysan
Tam o anda yanında olması gerekiyorsa birileri

Porsuk çayının hemen kenarında
Bir sokak müzisyeni mesela
Keman çalıyorsa doyasıya
Ve dans ediyorsa bir çift hemen orada
Ama sen elinde sigara kafanda dertler
Film izler fibi bakıyorsan  manzaraya
Yalnızsındır

Bir tren garına gidip
Uzak diyarlardan gelecek
Şehre koşarak girecek birilerini
Belki seni kurtarsın istediğin birilerini
Hala bekliyorsan mesela
Yalnızsındır
Şehrin izbe barlar sokağında
Elinde birayla
Tek başına ve son derece tekinsiz
Sakalın saçına karışmışsa bedbaht mesela
Bakmıyorsan kendine eskisi gibi
Yalnızsındır

Tüm duvarları kırıp
Yırtıp geçerek gurur denen örümcek ağını
Herşeye rağmen ve yine de herşeye rağmen
Telefonun diğer ucunda olan
Olduğunu bildiğin
Şuan değilse bile
Hep hayalet gibi yanı başında gezen
O kişiyi
Çok şey hissettiren
Ve bazen çok kıran
O kimseyi...

Mahşere kargaşaya cümbüşe
Post modern zamanların hızlı yaşamına
Güven vermeyen ilişkilere
Ve anlık hazlara
İnsanların tiksinti veren yüzlerine
Karnın toksa eğer
Çok şey hissettiren
Ama bazen çok kıran
Hüzün damlasını
O mavi denizi
O kimseyi araman...

Değişmeye karar verdiysen
Artık dinginliğe varsın istiyorsan liman
Dağlar denizler ve yeşil
Ve şarap rengi kaldırımlar
O ucuz Demetevler pansiyonu
İzmirin İnciraltı
Bingölün uydu kenti
Maraşın kalesi
Yağmurlar ve sarhoşçasına bir dans
Tütüyorsa burnunda
Çok şey hissettiren
Ama bazen çok kıran
İlk gençliğini ve ilk sakalını hatırlatan
Zor günlerin getirdiği
O kadını araman gerekiyorsa eğer
Sadece o anlar hissediyorsan seni
Telefonu eline alman
Numarayı tuşlaman
Ve ahizeyi kulağına alman

İşte şimdi an geçmiş zamandır
Birden gitti elindeki bira ve dudağındaki sigara
Sakalın traşlı yeniden ve saçların
Dökülmemiş haliyle
Sen yine özgürsün yine neşeli
İşte o an geçmiş zamandır
Telefonun ucunda bir koca mazi

Ve telefon açılmamıştır yine
O zaman yürümek vakti
Porsuk'un karanlığına
Hatırla bir tiyatro oyunu izlemiştin
Ankaranın gri devlet tiyatratrosunda
Kapıların dışında
Şimdi vuslat vakti mevlaya
Kızacak sana lakin
Vaktinden önce geldin
Ki sen zaten heryere zamansız
Ya çok erken ya çok geç gidensin
Bundandır zaten yaşananlar
Zaman senin için tarifi zor bir vehim
Çokça özür dileyip yaradana
Yine yapacak hiç bir işi olmayan biri gibi
Erken geldiğin için
Mahçup ve bedbaht sıranı bekleyeceksin
Sorgulanmaya...

"Enes Özen"