Abdulkadir


Uzun zamandır işssiz gezmenin gerginliğiyle geziyordu her yerde Abdulkadir. İnsanlar onun iş beğenmediğini düşünüyordu oysa Abdulkadir iş beğenmediğinden değil kafasında oturtamadığı onca düşünceden neler yapacağını bilemiyordu. Evde oturan bir erkek görünce sinirlenen kafalar Abdulkadir'i görünce de sinirden çatlıyordu. Oysa o evi çok sevdiğinden evde durmuyor, evi bir sığınak olarak kullanıyordu. Dışarının acımasızlığı, gelecek tehlikeleri savuramam korkusu Abdulkadir'i evde tutuyordu. Evden nefret ediyordu yine de sürekli evdeydi. 27 yaşına geldiği halde babasından para almanın zorluğu Abdulkadir'i mahvediyordu. Abdulkadir'in içinde verdiği savaştan çoğu kimsenin haberi yoktu. Hatta olanlar bile Abdulkadir'e sırf işsiz diye kötü davranırdı. Abdulkadir suskunlaşsa suskunlaşma, konuşsa çok konuştun diyenler yüzünden Abdulkadir erken yaşta çöktü. Yaşından çok büyük gösteriyordu. Tüm bu olanlar kafasını çok yoruyordu. 

En son Abdulkadir'in aklına bir fikir geldi. Kafamı dağıtayım belki rahatlarım dedi. Kafasını dağıtmak için köyüne gitti ve rahmetli dayısının silahını aldı ve kafasına bir kurşun sıktı ve amacına ulaştı. Abdulkadir'in kafası dağılmıştı. Ardından çok ağıt yakıldı amma velakin hepsi boştu. Ölüye verilen çiçek ölüyü diriltmez ve mezarlıklar hep pişman insanlarla doludur diye alıntı yaparak Abdulkadir'in ruhuna fatiha bağışlamınızı talep ederim.


"Celaleddin Cihat Ardıç"