Ankara'da Mevsimler
Eğer Oğuz Atay Tutunamayanlar'ı yazmasaydı bu kitabın adı Tutunamayanlar olurdu.
Ankara'ya henüz yeni gitmiştim. Önümde Ankara'da geçireceğim mevsimler vardı ve Adilhan İşhanında bir sahafta gezerken şans eseri gözüme çarptı Ankara'da Mevsimler. Sırf Ankara'dayım bu da bir nevi hatıra olarak kütüphanemde bulunsun diye aldım kitabı.
Bir süre sonra elimdeki kitapları tüketip yenilerini daha almadan rafta öylece dururken gözüme ilişti Ankara'da Mevsimler. Bir şans vermeyi düşündüm ve daha ilk sayfadan beni içine çeken kitap 700 küsür sayfalık ebatına rağmen kendini bir haftada okuttu.
Zannediyorum bunda benim de hayatın kitapta anlatılan anlarıyla benzer anlarda olmamın etkisi vardı.
Özgür askerliğini asteğmen olarak tamamlayıp biriktirdiği parayla tekrar üniversite okumak için Ankara'ya gelir. Kitap Özgür'ün üniversite çevre edinme çabasını, hayata geç kalmış olmanın umutsuzluğunu, defalarca gidilip olumsuz geçen iş görüşmelerini, iş hayatının insanın hayatını gasp etmesini bütün bunların yanında dinmeyen edebiyat sevgisini ilmek ilmek anlatıyor.
Öğrenciliğin "özgür"lüğünden çıkıp iş hayatına geçişte arada kalan süre, o yeni kimliği kabullenmek ve adapte olabilmek, o yeni hayata ihtiyaç duymak ama içten içe çekinmek...
Birçoğumuzun yaşadığı ama kanıksanmış olduğu için sesli şekilde eleştiremedi, dile getiremediği, kolay kolay kimseye anlatamadığı o dertler...
Yazarın lafı uzatmadan, akıcı ve samimi bir uslıp ile yakın bir arkadaşınızla dertleşiyormuşçasına yazdığı bir kitap Ankara'da Mevsimler.
Ankara'da yaşayanların, bir dönem orada bulunanların tanıdığı sokaklar ve caddeler...
Bu açıdan şehir sanki kitapta farklı bir karakter gibi karşımıza çıkıyor.
Ankara'da Mevsimler Ankara'da yaşayan, yaşamayan tutunma çabası içinde debelenenlerin bir şans vermesi gereken bilinmeyen, edebiyatımızda hak ettiği yeri bulamamış, tanınmayan seçkin bir kitap.
Meçhulden Mektuplar V.
Hayatınızda iz bırakan insanlar vardır. Benim de vardı, bir dönem hayatıma girip çıkan entelektüel birikimi ile kendisine saygı uyandıran birisiydi bu. Onun 1000K hesabında okuduğu kitaplara bakarken Ankara'da Mevsimler kitabı dikkatimi çekmişti. Hiç bilinmeyen ve uygulamada dört beş kişinin okuduğu, benim bu tanışımında hakkında tek incelemesini yazdığı kitap o an dikkatimi çekmekle beraber aklımdan uzun süre çıkmıştı.
Yıllar sonra Ankara'daydım. Celaleddin Cihat yanıma Ankara'ya gelmişti. Aradığı bir kitap olduğunu nerede bulabileceğini sordu bana. Beraber Adilhan İşhanı'na gittik. Benim de huyumdur, sahaftan eli boş çıkmayı sevmem. Hangi şehre gitmişsem oranın sahafına uğrar o şehirden hatıra kalacak bir kitap alırım. Nasıl oldu bilmiyorum Ankara'nın sahafından alacağım bu kitabın yıllar önce o uygulamada denk geldiğim Ankara'da Mevsimler olması gerektiğine kanaat getirdim. İsmiyle, içeriğiyle, alındığı yeriyle ve alındığı anın güzelliği ile gerçekten güzel bir Ankara hatırası olacaktı. Okuyacağımı düşünmüyordum, zamanım yoktu. Zamanım olsa da listemde daha onlarca kitap vardı okunması gereken. Velhasıl kütüphanemde dursun diye aldığım bir kitaptı esasen.
Celaleddin Cihat girdiğimiz her sahafa kendi aradığı kitabı, hemen ardından bende Ankara'da Mevsimleri soruyordum. İkimizde epey bir dükkan gezmek zorunda kaldık. Çünkü aradığımız kitapların baskısı tükeneli yıllar olmuştu. En son bir sahafta ikimizde aradığımız kitabı bulduk. Yalnız benimki depodaydı ancak yarın gelip alabilecektim.
Kitabı aldıktan sonra bir süre okumaya vakit bulamadığım için kapağını dahi açamadım. Ancak uzun zamandır, neredeyse altı-yedi aydır, hiç kitap okumuyordum. Eksikliğini fazlasıyla hissediyordum. Elimdeki tek kitap Ankara'da Mevsimlerdi ve bir akşam ne kadar yorgunda olsam kitaba başladım.
