Son Kale Edebiyat

 


 Edebiyatı ayakta kalan son kalem olarak değerlendirmişimdir her zaman. Planlar bozulmuş, umutlar suya düşmüş olabilir. Zaten hayat her zaman inişli çıkışlıdır. Hayatın günlük koşturmacası bize zaman zaman kendimizi dahi unutturuyor. Hayata adapte olmaya çalışırken "Aslında ben kim olmak istiyordum? Şuan nasıl bir varoluşu devam ettirmek için çabalıyorum?" sorusunu içten içe kendime soruyorum.  Bütün o gürültülerden kaçmanın yegane yolu, kendimle baş başa kalabildiğim an yalnızca bir kitabın kapağını açtığım o an oluyor çoğu zaman. Sayfaları çevirdikçe "İşte," diyorum "Özüme döndüm, asıl ben buyum, olmak istediğim ben bu." 

 Pek çok alana göre edebiyat daha bireysel bir uğraştır. Sinema için bütçeye ihtiyacınız vardır, tiyatro için bir sahneye... Fakat edebiyat için lazım olan şey zaman, kağıt, kalem ve bir kitaptır, işte bu kadar. Gerisi sizin özverinize kalmış. Bunlara karşılık size sınırsız bir hayal ve yaratma dünyası sunar. İçinde bulunduğunuz gerçeklikten kaçmak ve kendinize bir alternatif gerçeklik kurmak, gündelik hayatın esiriyken en azından düşlerinizde özgür olmaktır edebiyat. 

 Ali Lidar'ın "Durum bildiğiniz gibi değil, bütün kitapları kapattım!" mısrası ise bende son derece vurucu etki yaptı. Bu son kaleninde düştüğü ve artık beni ben yapan hiçbir dayanağın kalmadığı anlamına gelir. 

 Gerçekten de her şeyin üst üste geldiği zamanlarda insanın kafası okuduğunu anlamaz, bir sayfayı onlarca kez üst üste okusanız da hiçbir şey aklınızda kalmaz. Kitapların bile çare olamadığı bir sıkıntı gelip çökmüştür.  İşte o vakitlerde kitap kapatılır. Düşünce dehlizlerinde boğulmaya çekilir insan. 

 Şükür ki bu durum uzun sürmez ve elbet bir vakit sonra kitaplara geri dönersiniz.

 Ya dönmemek üzere kapattıysanız o kitabı? İşte tam da o zaman "Durum bildiğimiz gibi değil" demektir vesselam.

Meçhulden Mektuplar II. 

"Enes Öz."