Yazarın Heybesi

 


  "Gaiblerden bir ses geldi, Bu adam gezdirsin boşluğu ense kökünde!"

 Yazmak insanın kendisini denemesi yapabileceklerini, üretebileceklerini, o an'a kadar hayattta heybesinde biriktirdiklerini keşfe çıkmasıdır.  Yazmaya başlarken veya devam ettirirken kişinin kendisinde var olduğunu zannettiği cevherin olmadığını fark etmesi veya aslında heybesinden kendinden pekte bir şey birikmediğini fark etmesine sebep olabilir. Başlangıçta insan kendi kendisine böyle bir teşhis koyabilir. Başlangıç için olağandır, yazma dili oluşmamış insan henüz yazınsal manada nelere kabiliyeti olduğunu tam manası ile keşfedememiştir. Bu anlamda ortaya içe sinen bir ürün çıkartmak için tekrar tekrar denenmelidir. Yazmak emek ister. Yazılan konu üzerine araştırılmalı, başkaları bu konuda ne diyor göz atılmalıdır. Kişi fikrinin onlardan farkını ölçüp tartmalıdır. 

 Bu araştırma aşaması ayrıca keyiflidir, yeni şeyler öğrenmek ve farklı pencerelerden göz atmak insanın merak duygusunu tatmin etmesi ve bunları harmanlayarak yeni bir ürüne dönüştürmesi demektir.

 Bütün bunlar işi yokuşa sürmek, kaleme kağıda sarılmadan önce kişinin kendine zul çektirmesi, henüz tamamlaması gereken aşamaları düşünüp daha başlamadan yazıdan vazgeçmesimidir?

 Hayır, yazan kişi bütün bu aşamaları ve daha fazlasını zaten kendisi ister ve bu aşamaları kendisi keşfeder. Yazı onu oraya götürür. Bir yazı yazarını zorlar. Ondan taleplerde bulunur. Yazısı ile sağlam bağlantı kurmuş olan yazar bu taleplere karşı koyamaz. 

 Mükemmeliyetçi olmak,  ortaya istenilen kalitede bir ürün koyabilmek isteği insana bir yerde huzursuzluk verir ama dönülmez akşamın ufkuna varılmıştır, yazı kaldırıp bir köşeye atılamaz da.

 Meçhulden Mektuplar IV.

"Enes Öz."